ßiℓi๓
  Bilim Hakkında Sorular
 



                            
 
MOLEKÜLÜN AĞIRLIĞI VAR MIDIR

Molekülün ağırlığı fizikçiler tarafından hesaplanmaya çalışılmıştır ve molekülün ağırlığının var olan atom ağırlığı ile ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır.Bir molekül su 2 hidrojen atomundan ve 1 oksijen atomundan oluşmuştur.Hidrojen tek bir atomdur ve ağırlığı 1 dir.Oksijen 8 proton ve 8 nötron içerdiğinden ağırlığı 16 ‘dır.Dolayısıyla suyun ağırlığı 18 olur.Ancak bu konuda birimler önemlidir.Atomun ağırlığından bahsederken atomik kütle birimi ‘’akb’’ kullanılır.

----------------------------------------

Ağaçların Halkaları Neler Anlatıyor?

Bilim adamlarına dünyadaki yaşamın şaşırtıcı gerçeklerini tanımlamada  inceledikleri çok eski ağaçlar yardımcı olur. Bir ağacın halkalarına yakından baktıklarında, sadece onların yaşını söylemekle kalmaz, 1453 de ve 1601 de bir yaz mevsiminde benzer şekilde görülmemiş soğuk  bir dönem yaşadıklarını söyleyebilirler.

Ağaç halkaları radyo karbon yöntemiyle tarih saptaması yapıldığında tarih öncesi çağlara ait belirli izlenimler verir.Peki radyo karbonla tarih saptaması nedir? Radyo karbon tarih saptaması, carbon-14 ün bir fosil kalıntısına belli miktarlarda uygulanmasını içerir.

Carbon-14,  atmosferde doğal olarak bulunan bir maddedir. Hayvanlar ve bitkiler havayı soluduklarında, dokuları carbon-14’ ün bir kısmını emer.Öldükten sonra daha fazla carbon-14 ememezler ve dokuları çürümeye başlar. Böylece, fosillerde bulunan carbon-14 maddesi ölçüldüğünde onların yaşını öğreniriz.
Günümüzden belki binlerce yıl sonra bilim adamları bugünkü ağaçlar üzerinde benzer araştırmaları yaparak kirlilik üzerine bilgiler edinecekler.
Şu anda dünya üzerinde yetişmiş olan en eski ağaç Kaliforniya White Dağlarında bulunmaktadır. 4600 yaşlarında olduğu sanılmaktadır ve takma adı  “Methuselah” dır.

Her büyüme döneminde ağacın gövdesine bir halka daha eklenir. Her halka bir bütün içinde iki kısma ayrılır. Açık renkli parlak kısım ve daha dar olan koyu kısım. Ağaç halkaları iklim hakkında ipuçları verir ve sel yada yangın gibi ağaca zarar veren olayları açığa çıkartır. Yıllık halkaların şekli ve genişliği büyüme şartlarına bağlı olarak yıldan yıla değişir. Genellikle geniş halkalar büyümek için bereketli topraklar, su ve güneş ışığı gibi çok iyi şartların olduğunu gösterir. Dar halkalar  kuraklık, soğuk, böceklerin verdiği zarar, hastalık, vitaminsiz kalma gibi daha az elverişli koşulları gösterir. Büyüme dönemlerinde olumsuz koşullar olursa, bir sonraki yıldaki halka dar ve şekilsiz olur.

Bilim adamları geçmişteki iklimler konusunda bilgi almak için çok eski ağaç örnekleri üzerinde “dendrochronology” denilen tekniği kullanırlar.

Bilim adamları bir ağaca zarar vermeden halkalarına bakmak için  “coring” denilen bir teknik kullanırlar.Oyucu bir aletle ağaç gövdesinden merkeze doğru delik açılır ve uzun bir tahta silindir çıkartılır. Alınan örnek üzerindeki katmanlarda büyüme halkaları görünür.

----------------------------------------

Asteroid Nedir?

Asteroitler uzaydaki kaya parçalarıdır. Bazen ikincil gezegenler olarak da adlandırılır. Çünkü gezegenlerden çok da küçüktürler. Bilim adamlarının inanışına göre güneş sistemimizde böyle büyük çaplı milyonlarca asteroit var. Bazen bu küçük asteroitler dünyaya çarpar. Bu küçük darbeler az hasar verir. Daha büyük asteroitler sorunlara neden olur. 1,6 kilometreden büyük asteroitler, Tsunami denilen dev dalgalara neden olur ve atmosfere büyük miktarda toz gönderir ve bu atmosferi büyük ölçüde etkiler. Birçok hayvan ve bitki darbe ve dalgalardan sonra hemen yok olur. Bazıları da yeni iklime alışamadıklarından daha sonra ölür.

Bilim adamları 250 milyon yıl önce ve 65 milyon yıl önce iki dev asteroitin dünyaya çarptığını söylüyor.

250 milyon yıl önce çarpan asteroit dünyadaki okyanus yaşamının % 90’ını ve kara yaşamının % 70’ ini yok etmiş olabilir. 65 milyon yıl önce çarpan asteroit dinozorların neslinin tükenmesine neden olmuş olabilir.
Bilim adamlarının çok uzun süre önce dünyaya dev asteroitlerin çarptığını düşünmelerine ne neden olmuştur?

New York’taki bir bilim ekibi Antarktika’ da dünyada normalde bulunmayan alışılmadık maddeler içeren kayalar buldu. Bilim ekibinin belirttiğine göre bu dünyaya 250 milyon yıl önce çarpan asteroitin varlığını gösteriyor.

Bilim adamları Meksika’ da yerde dev bir çukur yada krater buldu. Krater 180 kilometre uzunluğunda ve 900 metre uzunluğunda. Bilim adamları bu kratere 65 milyon yıl önce dünyaya vuran asteroitin neden olduğunu düşünüyor.

Güneş sistemimizde birçok dev asteroit hala bulunuyor. İçlerinde 930 kilometrelik bir tane de var. Bununla birlikte endişelenmeye gerek yok çünkü bilim adamları yakın zamanda dünyaya dev bir asteroitin çarpacağına inanmıyorlar.

----------------------------------------

Ayçiçekleri

Ayçiçekleri ince gövdeli ve kocaman çiçekli bitkilerdir. Yüzlerini sürekli güneşe çevirirler. Anayurtları Meksika ve Peru’dur. Ama yağlı tohumları için dünyanın her yerinde ayçiçeği yetiştirilir. Ayçiçeğinin boyu bazen 5 metreyi, çiçeğinin çapı ise 50 santimetreyi bulur.

Ayçiçeğinin tohumları yağ açısından zengindir. İnsanların çekirdek gibi yediği bu tohumlarla hayvanlar ve kuşlar da beslenir. Tohumlarının ezilmesiyle elde edilen yağ, salata yağı olarak ve margarin yapımında kullanılır. Ayrıca, çeşitli gıda maddelerine katılır. Ayçiçeğinin doğada yetişen pek çok yabanıl türü vardır.

----------------------------------------

Güneş Nasıl Tutulur?

Güneş tutulmasında gözünüzde uygun bir koruyucu olmadan asla güneşe direkt olarak bakmayın. Güneş kısmen örtülmüş olsa da, direkt olarak bakmak gözünüze ciddi zarar verebilir. Gözlük takmak, güneşi izlerken  korunmaya yeterli değildir.

Güneşin Saklanması
Gökyüzünde görülmeye değer olaylardan biri de güneş tutulmasıdır. Güneş tutulmasında meydana gelen olay,ayın güneşin önünden geçmesidir ve bu sırada güneş kısmen yada tamamen görüş alanımızdan kaybolur. Bu sadece yeni ay evresinde meydana gelir ve bu olayı daha gizemli yapar.

Bazen ay güneşi bütünüyle kaplar, bazen dairesel bir dilim şeklinde güneşin bir kısmı görülür. Bazen ise ay evreler halinde güneşin yüzeyini tamamen kaplamadan önünden geçer. Bunlar güneş tutulmalarının farklı şekilleridir, fakat hepsi ayrı güzellikte gösterilerdir. Göküyüzü hakkındaki bugünkü bilgimiz, güneşin ne zaman tutulacağını bize haber verir. Güneş tutulması bir çok şeyle ilgili bir olaydır.  Genel görüşe göre 3 çeşit güneş tutulması olur. En etkileyicisi de ayın bütünüyle güneşi kapladığı tam tutulmadır. Kimi tutulma ayın evrelerinde gerçekleşir ve güneş tamamen kaybolmaz. Kısmi güneş tutulması gerçekleştiğinde, güneş yarım ısırık şeklinde görülür,  ve sanki sizin bir ısırık aldğınız bisküviye benzer.Güneş tutulmasının 3. şekline ise halkalı güneş tutulması aadı verilir.Bu ay güneşin önünden geçerken olur fakat, ayın dünyayla olan açısı yüzünden güneş tam kaybolmaz. Halkalı güneş tutulması sırasında güneşin halkasının bir kısmı ayın etrafında hala görünür kalmaktadır.

Büyüyen Karanlık
Ay güneşin önünden geçerken doğal olarak güneşi gölgeler. Ve bu gölge gezegenimizin üzerine düşer ve gittikçe büyür. Güneş tutulması süresince, güneşin yüzeyi daha fazla kapanacağından, gittikçe karanlık olmaya başlar.Ve gün içinde tamamen karanlık olur.

----------------------------------------

Jüpiter

Sistemimizdeki beşinci ve en büyük gezegendir. Jüpiter dünyanın hemen hemen 12 katıdır. Kütlesi, diğer bütün gezegenlerin kütleleri toplamından 2 kat daha fazladır. Jüpiter aynı zamanda sistemimizdeki gaz gezegenlerinin ilkidir. Bir gaz gezegenin dünyamız gibi katı bir yüzeyi yoktur. Jüpiter’ i, helyum ve hidrojenden oluşan dev bir top olarak düşünebilirsiniz. Bilim adamları Jüpiter’ in merkezinde küçük bir kaya çekirdek bulunduğuna inanmaktadır. Fakat yine de bu dev gezegenin çekirdeği  bizim dünyamızdan daha büyüktür.
Jüpiter’ in ölçüleri onu sistemimizdeki en büyük gezegen yapmakla kalmaz, daha uzak gezegenleri keşfetmemize de yardımcı olur. Bilim adamları gezegenin çekimini uzay gemilerini hızlandırarak Satürn, Uranüs ve Neptün’ e yollamada kullanırlar.

Minyatür Güneş Sistemi
Güneş sistemimizdeki en büyük gezegeni olmaktan öte, Jüpiter aynı zamanda en fazla aya sahip gezegendir. Dört büyük ayı ve ve elli yedi daha küçük ayı vardır. Bunlardan bazılarına henüz isim bile konulmamıştır. Küçük ölçekli bir güneş sistemi görünümündedir. Dört Glilean ayının her biri küçük bir teleskopla kolayca görülebilir. Jüpiter’in en büyük ayı Ganimede, Pluto ve Merkür’ den bile daha büyüktür. Europa buzlu yüzeyinin altında bir okyanusa sahipmiş gibi görünür ve küçük İo ‘ nun ise bir çok aktif yanardağı vardır

Büyük Kırmızı Nokta
Jüpiter’ in Büyük Kımızı Noktası aslında 400 yıldan beri Jüpiter’de şiddetle esen dev bir fırtınadır. Kırmızı nokta Jüpiter’in en ünlü özelliğidir. Dev gezegenin karmaşık atmosferinin bir parçasıdır. Jüpiter’ in resimlerinde gördüğümüz farklı renkli bantlar, çok şiddetli rüzgarların sonucudur. Bu gezegenin ve atmosferinin yörüngesinin çok hızlı olduğunu gösterir. Jüpiter de bir gün, on saatten biraz daha fazladır ve bu yalnızca Jüpiter’in çok büyük bir gezegen olduğu anlamına gelmez, aynı zamanda ekseninde çok hızlı yol aldığını gösterir.

Shoemaker-Levy 9
1994 Haziran’ında güneş sistemimizde her birkaç bin yılda bir olabilecek bir olay gerçekleşti. Bir haftadan uzun süre boyunca Shoemaker-Levy 9 kuyruklu yıldızının parçaları Jüpiter’e çarptı. Bu olay tarihte ilkti. Bütün dünyadaki teleskoplar, Hubble uzay teleskopu ile birlikte, korku ve merakla kuyruklu yıldızın gezegene çarpmasını ve bir yıl boyunca bulutlarda görülecek yara izleri bırakarak uzaklaşmasını izledi. Çok heyecanlı bir andı...

Jüpiter’in Halkaları
Voyager uzay araçları güneş sistemimizde seyahat ederken, görmeyi beklediğimiz şeylerin resimlerini yollar ve bunların çoğu bizi şaşkınlığa uğratacak görüntülerdir. Bu görüntüler sonucunda öğrendiğimiz yeni şeylerden biri de Jüpiter’ in halkalarıdır. Tabii ki birkaç yüzyıldan beri Satürn’ün  halkaları olduğunu biliyorduk ama Jüpiter’ in halkalarını keşfetmek tamamen beklenilmedik bir şeydi. 

----------------------------------------

Kardelen’in Öyküsü

Kardelen ilkbaharda en erken açan bitkilerin başında gelir. Sütbeyazı çiçekleriyle karların arasından boy verdiği için bu adla anılır. Kardelenlerin Asya ve Avrupa’ da kendiliğinden yetişen 12 türü vardır. Daha çok ormanlardaki nemli topraklarda ve ağaç diplerinde yetişirler. Süs bitkisi olarak da yetiştirilirler. Kardelenlerin gövdenin tabanından, yani toprağın hemen yüzeyinden çıkan iki tane ince uzun yaprağı vardır. Bu yaprakların ortasından, boynu yere doğru eğik uzun saplı ve çan biçimli tek bir çiçek çıkar. Kardelenler döllenme sonucu oluşan tohumları yada toprağın altında gelişen soğancıklarıyla çoğalır. Türkiye’ nin çeşitli bölgelerinde yabani olarak yetişen kardelen türleri vardır. Bunların önemli bir bölümü Avrupa ülkelerine satılmak üzere söküldüğünden, kardelenler yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

----------------------------------------

Kuzey Işıkları

Kuzey ışıkları yada şafak delenler son günlerde İskoç semalarında heyecanlandırıcı bir şekilde yer alıyor.
Şafak sık sık görülmez, görülemez çünkü çoğumuzun yaşadığı şehirlerde sokak ışıkları yüzünden görülmesi çok zordur. Görülmeye değer olağanüstü doğa olayı gücünden dolayı insanların şafağı her zamankinden farklı olarak algılamasını sağlar.

Son birkaç hafta içinde İskoçya’ nın her yerinde ve kuzey yarımkürede kuzey ışıkları düzenli olarak görüldü. Bu olağanüstü doğa olayı nedir ve neden son zamanlarda daha güçlenmiştir? Şafağın kaynağı 149 milyon kilometre uzaklıktaki güneştir. Güneş yüzeyi güçlü hareketlenmelerin olduğu bir yüzeydir. Enerji zerreleri güneş fırtınalarıyla uzaya taşınır. Bunlar dünyanın manyetik alanıyla çarpışır ve sekerler. Bazıları tuzağa düşer ve hızlanarak çizgiler halinde kutup bölgesine ilerler.  

Atmosferin en üst kısmına hücum ettiklerinde hızlanan elektronlar gaz atomlarıyla şiddetli bir şekilde çarpışır. Bu gaz atomlarına enerji verir ve bu olay sonucu hem ışık, hem de daha fazla elektron çıkarmalarına neden olur. Bu yolla gazlar iyonosfere ışık verir ve bu elektriksel durum kutup bilgesinin içine ve dışına dolaşır. Elektronlar dışarı aktıklarında, geldikleri kadar hızlı olmadıkları için, bu enerji şafağı oluşturur.

----------------------------------------

Mars’ta Neler Oluyor?

Havanın açık olduğu bir gecede gökyüzüne bakarsanız yıldızların arasında kırmızı bir nokta görebilirsiniz. Bu yıldız adını efsanevi Roma Savaş Tanrısı’ndan almış olan Mars’tır. Hakkında çok şey bilmemizle birlikte hiç kimse bu kırmızı gezegeni ziyaret etmemiştir.

Mars, dünyaya güneş sistemimizdeki birçok gezegenden daha fazla benzer. Mars’ın da bir günü 24 saattir. Kaya gibi sert bir kabuğu, volkanları, kanyonları, buz kutupları ve mevsimleri vardır. Ancak güneşe 4. uzaklıktaki bu gezegenle dünya  hemen hemen hiç ikiz sayılmazlar.Mars dünyanın yarısı kadardır ve yerçekimi daha düşüktür.
 
Çok düşük bir atmosferi vardır. Mars yüzeyinde  ne göller, ne okyanuslar ne de bitkiler ve hayvanlar vardır.Dünyada Mars kadar soğuk hiç bir yer yoktur. Bu şartlarda Mars’ta hayat olmaması şaşırtıcı değildir.

Mars’a sık sık kırmızı gezegen denir. Kırmızı olmasının nedeni, paslanmış demir tozuyla kaplanmış olmasıdır.Bilim adamları Mars gezegeni bu kadar soğumadan önce, buzların sıvı şeklinde olduğunu ve yaşamın olabileceğini düşünüyorlar.

----------------------------------------

Merkür
Küçük Merkür güneş sistemimizin ikinci en küçük gezegenidir. Güneş sistemimizde bulunan iki ay bile, bu gezegenden daha büyüktür ! Merkür’ ün yüzey ısısı büyük değişiklikler gösterir, gezegenin güneşe bakan yüzeyinin ısısı ortalama 343 derece, karanlık yüzeyinin ortalama sıcaklığı sıfırın altında 167 derecedir.

Mars bize en yakın komşu gezegenlerden biri olmasına rağmen onun hakkında çok fazla şey bilmiyoruz. Sadece bir uzay aracı olan Mariner 10 tarafından ziyaret edildi. Gezegen güneşe çok yakın olduğu için ona yaklaşıp resimlerinin çekilmesi  çok da güvenli değildir.

Güneşe En Yakın Gezegen
Merkür güneşe en yakın gezegendir ve alışılmadık bir yörüngesi vardır. Merkür, güneşin etrafında elips şeklinde dışa genişleyen  bir rota izler. Bu demektir ki Merkür’ün güneşe uzaklığı değişim gösterebilir. Güneşe en yakın noktada Merkür sadece 27 milyon mil uzaklıktadır. En fazla uzaklığı ise 41 milyon mildir. Güneşe olan bu değişken uzaklık yıllık süreçte gezegenin yüzey ısısını da değiştirir.

Merkür hakkındaki diğer ilginç bir şey ise, günlerinden birinin uzunluğunun yıllarından birinin uzunluğunun 3’te ikisi uzunluğunda olmasıdır. Bir Merkür yılında 88 dünya günü vardır ve bu süre gezegenin güneş etrafında bir turu tamamlaması için geçen süredir. Merkür’ün günlerinden birini tamamlaması için biraz daha az süre, 59 dünya günü gereklidir. Burada, dünyamızda güneş gökyüzünde gün içerisinde doğudan batıya hareket eder ve güneşin diğer gün aynı yerde görünmesi için geçen süre 24 saattir. Merkür’ de ise güneş ters  yönde hareket eder ve gökyüzünde tekrar aynı konuma gelmesi için geçen süre 176 gündür.

Yoğun, Karanlık, Kraterli Bir Dünya
Merkür güneş sistemimizde , dünya da dahil olmak üzere kayalıklı 4 gezegenden biridir. Diğerleri Mars ve Venüs’ tür. Merkür’le ilgili resimlere bakarsanız, gezegenin  yüzeyinde binlerce krater olduğunu görürsünüz. Bu da size bu küçük gezegenin geçmiş tarihi hakkında bilgi vermeye yardım eder.
Güneş sistemimiz şekillenmeye başladığında, çok tehlikeli bir yerdi. Binlerce belki de milyonlarca nesne gelecekte evimiz olacak yerde çok yüksek hızlarla hareket ediyorlardı. Gezegenler bu nesnelerin bir çoğunun  darbelerine bağlı olarak şekil kazandılar. Güneş sistemimizdeki bir çok kitlede bu çarpışmaların izi hala görülebilir.
Merkür de solar sistemimizin sert geçmişinden hasarsız kurtulamamıştır. Mariner 10’un bize yolladığı görüntüler küçük gezegenin binlerce nesne tarafından bombardımana tutulduğunu gösteriyor ve bu darbelerin sonucu hala gezegenin yüzeyinde görülebiliyor. Gezegenin yüzeyinde görülen darbeler sonrası içindeki erimiş lavlar yüzeye akmış ve bugünde görebileceğimiz düz alanlar oluşturmuşlardır.

Merkür’ün Sırları
Güneş sistemimizdeki en küçük gezegenlerden biri olan Merkür bilim adamlarına çözülmesi zor sorular sunmaktadır. Bunların çözümü içinse detaylı araştırmalar hatta belki de  gezegene yapılacak  yolculuklar gereklidir. Merkür küçük olmakla birlikte, solar sitemindeki en yoğun gezegenlerden biridir. İkincisi de gezegenimiz dünyadır. Bu küçük gezegenin çoğu demirden oluşur ve çok yoğundur bu da çok küçük bir yerde çok fazla madde olmasını bize açıklamaya yardım eder.
Merkür hakkındaki sürprizlerin en büyüklerinden biri, hemen hemen hiç atmosferi olmamasına ve güneşe  bakan yüzeyinin  çok sıcak olmasına rağmen bilim adamlarının gezegenin kutup bölgelerinde buz izlerine rastlamış olmalarıdır. Bunun tek açıklaması küçük gezegenin krater duvarlarının karanlıkta bıraktığı yerlerdeki buz olmasıdır.

Yakalanması Zor Gezegen
Merkür’ ün güneş etrafındaki yörüngesinin hızı sabah yada akşam gökyüzüne baktığımızda onu görmemizi zorlaştırır. Merkür hiçbir zaman güneşten çok fazla uzaklaşmaz bu da dünyadan yılda birkaç kez görüneceği anlamına gelir.

----------------------------------------

Satürn

Yüzüklerin Efendisi 
Satürn, yaşayan dünyamız için geçmiş çağlardan beri şaşırtan ve merak edilen bir kaynak olmuştur. Bu merak 1610 yılında Galileo teleskopunu ilk kez bu dev gezegene çevirdiği ve Satürn’ün harikulade halkalarını gördüğü anda başlamıştır. Galileo’ un bakıp da açık seçik göremediği şey, dev gezegeni çevreleyen  muhteşem halkalarıydı. Onun ilk teleskopu halkalardaki detayları görmek için yetersizdi. Hiçbir zaman ne gördüğüne tam olarak emin olamadı fakat orada çok özel bir şey olduğunun kesinlikle farkına vardı.  
Bugünkü avantajımız biraz değerli bir teleskopla Satürn’ün haklarını görebilmemizdir. İyi bir teleskop Satürn’ ün tek halkası olmadığını bize açıkça gösterir. Satürn, güneşten sonra  altıncı gezegendir ve güneş sisteminin en büyük ikinci gezegenidir. Dev boyutuna rağmen, Satürn çok ağır değildir. Satürn, bütünüyle, sudan daha hafiftir ve eğer yeterince büyük bir banyonuz varsa suda yüzdürebilirsiniz. Tabii su faturası oldukça yüksek gelecektir:)) Satürn’ün bir günü 10 saatten biraz daha uzundur. Bu da yörüngesinin çok hızlı olduğu anlamına gelir. Düşük ağırlık ve yüksek hız kombinasyonu, ekvatorunun dışa doğru yayılmasına neden olur.

Satürn’ün Halkaları

Voyager’lar Satürn’ü ziyaret edene dek halkalar hakkında tek bildiğimiz, onların olağanüstü güzellikte oldukları ve Cassini Bölmesi denen geniş bir boşlukla ayrılmış olduklarıydı. Voyager’ın  gezegen çevresinde dönmeye başlamasıyla birlikte halka siteminin çok karmaşık olduğunu, örgü gibi görünen bir halka da dahil olmak üzere bir çok ayrı halkadan meydana geldiğini anladık. İlave olarak halkaların görünüşünün değişebildiğini de öğrendik. Halkaların göze çarpan daha ilginç ve şaşırtıcı tarafı bir tekerlek jantının tellerine benzemeleriydi. 
Bütün bunlar Voyager’ın göreviyle birlikte bize Satürn halkaları hakkında çok şey düşündürdü ve soru işaretlerinin artmasına neden oldu. Cassini uzay aracı eğer 2004 de Satürn’ e ulaşırsa, halkalar hakkındaki bazı gizemleri çözümleyeceğiz.

Satürn yalnızca aylarıyla geniş bir aileye sahip bulunmaz aynı zamanda aylarının şekli, büyüklüğü renkleri açısından da büyük farklılıklar gösterir. Büyük aylarıyla birlikte sayılamayacak kadar küçük ayları da vardır. En gizemlilerinden biri Titan’dır.Titan hem güneş sisteminin, hem de Satürn’ün en büyük ayıdır.

----------------------------------------

Uçan Balonla Uçmak mı?

Bu deneyi ilk olarak ABD California’dan Larry Walters, çocuklar için olan bildiğimiz uçan balonlarla değil meteoroloji balonları ile yapmıştır. Larry 42 tane balonu kendine bağlamış, kendisi de alimünyum bir sandalyeye oturmuş, emniyet olsun diye de yere bir halatla bağlanmış. Tam yükselmeye başlarken yere bağlı halat kopmuş ve kontrolsüz bir şekilde 5000 metreye kadar yükselmiş. Bundan sonra yanında bulunan tabanca ile yüksekliği kontrol için balonları tek tek patlatmaya başlamış. Bu arada yanında bulunan telsizle yanından geçebilecek uçakları ikaz etmeyi de ihmal etmemiş. Balonları tek tek patlatarak inerken biraz da şanssızlığından, balonları bağlayan teller elektrik hatlarına takılmış ama sonunda yere sağ salim inmeyi başarmış. Bu üstün başarısından dolayı takdir bekleyen Larry’e ulusal havacılık kurallarını ihlal etti diye ilgililer çok kızmışlar ve cezalandırmaya karar vermişler. 

Bu hikayenin gerisi bilinmiyor ama biz hesap yolu ile kaç uçan balon bir insanın ayağını yerden kesebilir bulabiliriz. Bir litre helyum 0,18 gramdır. Bir litre hava, hemen hemen 1,25 gramdır diyebiliriz. Yani bir litre helyum, bir litre havadan yaklaşık 1 gram daha hafiftir. 30 santimetre çapındaki bir balonu tam küresel düşünüp hacmini hesap edersek 14 litre eder. Helyumun bir litresi havadan 1 gram hafif olduğuna göre bu balon ucuna bağlanan 14 gram ağırlığı havaya kaldırabilir (balonun kendi ağırlığı ve ip hesaplanmadan). 

Eğer daha büyük, 3 metre çapında bir kaç balon bulabilir ve helyumla şişirebilirseniz 55 kilogram ağırlığındaki birisini kaldırmaya 4 tanesi yetecektir.  Bu nedenle balon, zeplin türü hava araçlarının hacimleri çok büyüktür. Aslında bir litresinin ağırlığı 0,09 gram olan hidrojen bu işler için idealdir ama çok yanıcıdır, en ufak bir kıvılcım, patlamasına neden olabilir. Hindenburg zeplininin bu nedenle başına gelenlerden dolayı zeplinle yolculuk tarihe karışmıştır. Helyum gazı kullanılarak tekrar eski günlerine dönmesi ümitle beklenmektedir.

----------------------------------------

Venüs

Roma güzellik ve aşk tanrıçasının adını taşıyan güneşten sonraki ikinci gezegendir. Sabah ve akşam onu gördüğünüzde, veya bir teleskopa sahip olacak kadar şanslıysanız, ismi konusunda aynı fikirde olursunuz. Bununla birlikte bu gezegene düşecek kadar şanssızsanız, gerçekten çok kötü olabilir. Venüs’ ün atmosferi bütünüyle sülfürik asit bulutlarıyla kaplı, ısı değişmez şekilde 482.2 C derecedir. Ve rüzgarlar yüzeyde saatte yüzlerce millik hızla sürekli eserler. Venüs’ ün atmosfer basıncı, dünyada okyanuslardaki yaklaşık yarım millik derinlik basıncıyla aynıdır. Son derece tehlikeli bir yerdir. Venüs’ e giden iki uzay aracı birkaç resim çekip geri dönecek kadar zaman bulamadan atmosfer basıncı altında ezilmiş, çok yüksek sıcaklık sonucu erimişlerdir.  
  Venüs göründüğünde, ay dışında, gökyüzündeki en parlak yıldızdır. Bu gezegen o kadar parlaktır ki çok kez Tanımlamayan Uçan Obje (UFO) olarak rapor edilmiştir. Birçok insan hareket etmediğini fark edene kadar onun iniş yapan bir uçak olduğunu yanılgısına düşer.

Venüs’ ün benzersiz sayılacak özelliklerinden biri, dünya yörüngesinin tersine dönmesidir. Dünya ve gezegenlerin çoğu batıdan doğuya dönerken, Venüs doğudan batıya doğru döner. Bu sadece başlangıç; Venüs’ün kendi çevresinde dönüşünü tamamlaması, yani bir “gün” ü 243 dünya günü sürer. Bu  225 dünya günü süren bir Venüs “yıl” ın dan daha uzundur.
 
Eğer Venüs’ün yüzeyinde dursaydık ve sülfür bulutları gitmiş olsaydı, güneş gün içerisinde batıdan doğuya hareket ediyor gibi görünecekti. Buna rağmen Venüs’ ün  kendi etrafında bir turu tamamlaması 243 gün, güneşin aynı yerde görünmesi için geçecek süre sadece 117 gün olacaktır. Günü 243 yada 117 dünya günü de saysanız, öğlen yemeği için uzun bir süre olurdu.

Gezegenin yüzeyi çoğunlukla sülfürik asitten oluşmuş ince bir bulut örtüsü ile kaplıdır. Bu bulut örtüsü gezegenin sıcaklığını kurşun eritmeye yetecek kadar ısıtır. Ve yüzeydeki atmosfer basıncı, dünyadaki basıncın hemen hemen 90 kat fazlasıdır. Bu yüksek basınç ve çok yüksek ısı bileşiminden oluşan büyülü yere yalnızca iki uzay aracı indi. Rus Venera bu konuk sevmez gezegende erimeden ve ezilmeden önce yalnızca 90 dakika yüzeyde kalmayı ve görevini yerine getirmeyi başarabildi.

Venüs’ün zehirli atmosferine ve şiddetli fırtınalarına ilave olarak, hala aktif olan volkanları, püskürmeye ve atmosfere kimyasal maddeler yollamaya ve çok miktarda lav akıtmaya devam etmektedir. Venüs görevi yapan Macellan, bize Venüs’ün dağlarla, volkanlarla ve lav ovalarıyla birlikte bir bilim kurgu filmine layık, çok garip bir yer olduğunu gösterecek radar haritaları  yollamıştır.

---------------------------------------------------

Transparan Balığın Sırrı
1939 yılında keşfedilen transparan başlıklı balık ilk kez görüntülendi ve belgeseli çekildi.
Transfaran kafalı balığın boru biçimindeki gözlerinin ışığı toplamakta ne kadar başarılı olduğu tespit edildi.
Diğer balıkların aksine gözleri bir insanınki gibi yüzünün önünde olan balık, yönünü belirlemede de onlara başvuruyor.

Teleskop biçiminde gözleri olan balığın başının içi tamamen görülebilirken, gözleri ışığın etkisiyle yeşil olarak göze çarpıyor.

Teleskop biçimindeki gözleriyle hayret verici bir görünüme sahip olan bu balık türü, daha çok Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanusu’nda bulunuyor.

Balığın başının içi tamamen görülebilirken, gözleri ışığın etkisiyle yeşil olarak göze çarpıyor.
600 metre derinlikte çekilen bu görüntülerde balık neredeyse hareketsiz duruyor.

"Barreleye Fish" olarak adlandırdıkları balığın boru biçimindeki gözlerin ışığı toplamakta ne kadar başarılı olduğu keşfedildi.






------------------------------------------------------------------------------------------------------

Elmasları daha değerli yapan nedir?
 


Elmas güzel ve değerli bir taştır.Elmasın sahip olduğu güzellik ve sağlamlık onu değerli yapan etkenlerdendir.Günlük hayatta kuyumcularda satılan elmaslar yapılarına şekillerine göre fiyatlandırılır.Bazı elmaslar o kadar değerlidir ki tarihte rol almışlardır.Elmaslar endüstride de kullanılır.Elmasın sahip olduğu keskinlik endüstride kullanılmaya uygunluk sağlamıştır.


------------------------------------------------------------------------------------------------------

Köpekbalıkları Koklayabilir mi?
 



Evet, köpekbalıkları kan kokusunu  1,5 km uzaklıktan alabilirler. Birçok hayvan yemek bulmak ve tehlikeye karşı korunmak için yoğun bir koku duyusuna bağlıdırlar. Bir fil uzun burnunu havaya kaldırdığında düşman kokusunu 5 km uzaklıktan alabilir. Akbabalar uçarlarken aşağıdaki ölü hayvanın kokusunu 1,5 km ‘den alabilirler. Karınca yiyenler de uzun burunlarını kullanarak yiyeceklerini bulurlar.


Kaynakça: afacancocuk.com
 
  Copyright 2009  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol